Mimarlık
Studio Loft: Çok fonksiyonlu kurgusu ile farklı bir dönüşüm hikâyesi
Pandemi süresince sosyal yaşantımız kısıtlanırken iç mekanlarda geçirdiğimiz süre de oldukça arttı. Daha ferah, gün ışığını maksimum düzeyde içeriye alan, iyi kurgulanmış yaşam alanlarının yaşam kalitesi üzerindeki etkisi de herkes tarafından görülebilir bir hale geldi.
Bu anlayışın bir örneği olarak Y. Mimar Nail Egemen Yerce ve Mimar Ayça Taylan tarafından tasarlanan Studio Loft, standart bir dairenin bir fotoğraf sanatçısının yaşam alanı, stüdyosu ve sanat galerisine dönüşüm projesi. Yerce ve Taylan, 2017 Dünya Mimarlık Festivali’nin “INSIDE” bölümünde “Yaratıcı Yeniden Kullanım” kategorisinde finalist olarak yarışan Studio Loft ile son olarak Güneydoğu Avrupa ülkeleri arasında düzenlenen BIG SEE Interior Design Awards’ta “Yılın En İyi Konut İç Mekan Tasarımı” ödülünü kazandı.
Yerce Mimarlık Kurucusu Y. Mimar Nail Egemen Yerce ve ZAAS Kurucu Ortağı Mimar Ayça Taylan tarafından tasarlanan ve son olarak da BIG SEE Interior Design Awards’ta “Yılın En İyi Konut İç Mekan Tasarımı” ödülüne layık görülen proje, İzmir’in Alsancak semtinde, ağırlıklı olarak konutların bulunduğu, her iki tarafında portakal ve çam ağaçları sıralanan sakin bir sokakta gerçekleştirildi. Seksenli yıllarda yapılmış, bir mimari kimliği ya da iddiası bulunmayan apartman bloklarından birinde, dubleks konut olarak değerlendirilmiş olan zemin kattaki dairenin bir fotoğraf sanatçısının yaşam alanı ve stüdyosu olarak tasarlanması fikri projenin başlangıç noktasını oluşturdu. Bu bağlamda, dairenin iç tasarımı sil baştan ele alınırken, mekanda aynı zamanda sergileme işlevi kurgulanması amaçlandı. 2 katlı hacmin alt katının fotoğraf stüdyosu ve sergi alanına ayrıldığı, üst katının ise ofis ve yaşam alanı olarak ele alındığı planlamada kullanıcı alışkanlıkları büyük rol oynadı.
Girişte bulunan geniş hacim, fotoğraf stüdyosu olarak planlandı. Bu kısımda, yeniden tasarlanan merdiven ile birlikte, sanatçıya fotoğraf çekimleri sırasında farklı kotlardan azami görüş açısı sağlanabilmesi hedeflendi. Aynı zamanda sergileme alanı olarak kullanılması planlanan stüdyo hacminin, apartmanın önünde bulunan kente ait geniş kaldırımla bütünleşmesi hedeflendi. Kaldırımda kullanılan kaplama malzemesinin içeride de devam ettirilmesi ve sokağa bakan cephede kayar katlanır doğramalar tasarlanması, iç-dış mekan sürekliliğine olanak sundu. Bunun sonucunda, çoğunlukla araba park yeri olarak kullanılan geniş kaldırım için alternatif bir kullanım önerisi getirilmiş oldu. Sergi açılışlarında katılımcıların birbirleri ile sokak rahatlığında iletişim kurabilecekleri sosyal bir platforma dönüşen bu ara bölümde insanlar, iç ve dış arasındaki filtre algısını hissetmeden sergi alanına sokaktan direkt dahil olabilme şansı yakaladı. Sergileme işlevinin dışarıya açılması ile mekan, kent yaşamının interaktif bir parçası haline geldi.
İki yönden ışık alan hacimde, mümkün olduğunca kesintiye uğramayan, ferah bir iç kurgu hedeflendi. Böylelikle proje, fotoğraf stüdyosu çatısı altında, çalışma, sergileme, yaşama işlevlerinin iç içe geçtiği “loft” tipi bir mekan projesi olarak hayat geçti.