Connect with us

Etkinlikler

Kapı Çalıştayı, uzmanları bir araya getirdi

Yayın Tarihi:

on

2. Kapı Çalıştayı 7 Mart 2019 tarihinde, İstanbul Reed Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Yurtiçinden ve yurtdışından sektörle ilgili 300 misafirin katılımıyla gerçekleşen çalıştay, sektörün sorunlarını dile getirmek için yeni bir bakış açısı yaratmış, uzman konuşmacılar önderliğinde yapılan çözüm önerilerinin etraflıca tartışılmasını sağladı.

Yıldız Sunta MDF AŞ sponsorluğundaki Kapı Çalıştayı için moderatörlüğü Orsiad Gazetesi Yayın Sahibi Fikret Demir’ üstlenirken, her biri sektörün uzmanı olan konuşmacılar şöyle sıralandı:

  • Ağaç İşleme Makine ve Yan Sanayisi İş Adamları Derneği (AİMSAD) Yönetim Kurulu Üyesi Gürkan NECİPOĞLU
  • Ala Kapı Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem UÇAK
  • İçmimar, Endüstriyel Ürün Tasarımcı, Gelişim Üniversitesi Öğretim Görevlisi RETA Mimarlık Kurucusu Y. Taner GÜLTEKİN
  • Molaş Entegre Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet MOL
  • Cesadoor Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz MUTLUBEY
  • Positive Çelik Kapı Dış Ticaret Müdürü, Yönetim Kurulu Üyesi Samed KILIÇ

Kapı nedir?

Kapı Çalıştayı konuşmacılarından Y. Taner GÜLTEKİN, konuşmasına “Kapı nedir” sorusuyla başladı.

“Öncelikle bir konuya değineyim akademisyen olarak. Kapı nedir, hangi tarihten itibaren ihtiyaç doğmuştur, günümüzdeki beklentileri nelerdir? Yaklaşık 5000 yıl öncesine kadar yapılmış olan araştırmalarda tarihteki ilk bilinen Mısırlıların resmettiği kapı vardır ki o dönem insanı bunu ölüm sonrasına açılan bir kapı olarak nitelendirmişlerdir. Arkeologların İsviçre’de bulmuş oldukları kapı ise, gündelik yaşamın bir parçasıydı.  Kapılar kullanıldıkları mekânlara ve yerlere gizlilik ve güvenlik sağlamak amacıyla kullanımlarının yanı sıra yapılara girmeye, alanları birbirinden bölmeye ve kazanmaya yarayan önemli bir unsurdur. Bu unsurla beraber antik çağlarda çokça kullanılan kapılar bildiğiniz gibi taştan yapılan kapılardır. Bu kapılar MS 1. yüzyılda Roma’da bronz kapılar olarak kendisini bulmuş ve ondan sonraki zaman içerisinde de Ortaçağ’da kent savunmasına yönelik ihtişamlı kapılar yapılarak çeşitli dirençlerini ve işlevlerini yerine getirmiştir.

Fransa ve Almanya’da yapılan kapıyla ilgili çalışmalar varken Osmanlılar için de kapı büyük önem taşımaktaydı. Hatta kapı ve tokmaklarıyla ilgili Osmanlı insanının sosyal hayatı ve hayata bakışı hakkında önemli bir kültür simgesi olarak kullanılmaktaydı. Bu anlamda kapılardaki işlemeler yanı sıra kapının ince ve bir anlamda da dekoratif unsur olması oradaki mekân sahibine bir statü olarak anlaşılmaktaydı. Ayrıca hepimizin bildiği gibi birçok sanatçıya da tasarım ve yaratıcılık imkânı sunan kapı tokmakları da bulunmaktaydı. Kapı tokmakları kalın ve ince sesli olarak yapılmış olup, kapıyı vuran kişinin eğer inceyse bir kadın olduğu, kalın, tok bir ses çıkarıyorsa da erkek olduğu veya bir tehlike olduğu anlaşılıyordu. Ona göre hareket ediyorlardı. Biz mesleğin içerisinde olan kişiler olarak tabii ki çok farklı kapılar yapmak ve o kapılarla ilgili o mekanı bahsettiğim gibi ekstra bir yüceltmek, etki altına almak amaçlı tasarımlar yapmayı tercih ediyoruz.

Bunları yaparken o mekanla alakalı olarak tasarım öğesini kullanmaktayız. Savaş Bey’in sunmuş olduğu kapı dizaynlarına baktığımızda büyük çoğunluğunun bizim tasarladığımız dekorlar ve dizaynlar olduğunu görerek gerçekten gurur duyduğumuzu belirtmek isterim. Ayrıca sizlerin bizlere verdiği her zamanki desteğe bir kere daha teşekkür ederim.

Bizim tasarımcı olarak yaptığımız mekanlardaki şeyler tabii ki kreatif bir çalışmayı gerektirmekte. Ama bir iç mimar daima burjuva sınıfına hizmet eden ekstra orijinal kapılar yapan bir meslek grubu değildir. Aynı zamanda bu meslek grubu sosyal içerikli mekanlarda sosyal mekanların da kapılarını yapmaktadır. Bütün bunları tasarlarken sosyal mekanlar içerisinde okullar, hastaneler, kreşler, yurtlar ve benzeri yerlerde olmazsa olmaz olarak ölçü ve kalibre konusuna dikkat edilmektedir. Birçok üretici ve firma sahibinin de bildiği gibi Neufert diye bildiğimiz insan, mekân ve eşyanın içerisinde yer aldığı ölçülendirme üzerine bir başucu kitabımız vardır. Burada insanın hangi mekânı ne tarz kullanacaksa boyuyla, eniyle, fonksiyonuyla kaç kişinin gireceğiyle nitelendirerek o kapılarla bir fonksiyon içerik oluşturmak mümkündür. Kapılar iç mimar arkadaşlarımızın daima şaşaalı yapmak zorunda olduğu şeyler değildir. Benim öğrencilerim de burada olduğu için ayrıca belirtmek isterim ki tasarımlarınızda hiçbir zaman ne kadar süslü, abartılı olursa o iş çok iyi not alır diye düşünmeyin. Çünkü proje kendi içerisindeki mekân algısıyla beraber kapıya bir anlam katmaktadır.

Piyasada nereye odaklandıysak oraya özgü kapı üretmek lazım. Rastgele kapı üretmek özveriyle çalışmanın ötesinde bir şey değildir. Şimdi arz talep meselesi var. Bu yapılan tasarımlarda hedeflenen kitle beklentileri nelerdir, bunları iyi araştırıp tespit etmek gerekiyor. Bunları değerlendirmek için oturduğumuz yerde bekleyerek benzer birtakım yerlerde ben çok çalışıyorum çok çaba gösteriyorum diyerek durduğumuz yerlerde efor kaybetmenin bir manası yok. Bunun için benzer gruplarla birlikte çalışmamız lazım. Bizim sektörümüzde de bu işi yapanlar ve mezunlarımız var. Bu arkadaşlarımıza istihdam yaratın, okul hayatından itibaren destek olun.

Okulu üçüncülükle  bitirdiğimde 1982’de beni Ankara’daki Orsan Mobilya’dan Eyüp Bey çağırdı, Ankara’ya davet etti. Tasarımın en popüler olduğu yer İstanbul’du. Ankara’daki yer standart bir mobilya kapı üreten bir yerdi. Teknik lisedeki okullardan mezun olan arkadaşlarımızın tasarımlarıyla ben ayrı bir grup oluşturdum. İstanbul’dan arkadaşlarımızı getirerek dizayn ofisi şimdi Ar-Ge dediğimiz ofisi kurduk. Fabrikanın çalışmasına engel olmayacak şekilde paylaşarak oralarda üretimleri destekleyerek çalıştık. Ankara’daki iç mimar algısını, oluşumunu biraz şekillendirdim diyebilirim. Yani Ar-Ge’den korkmayın, daha önce atılmış olan bir taş ürküttüğünüz kurbağaya değecektir. Mutlaka geri dönüşü olacaktır. Renk, sadece dizayn değil olayın iç yapısı, içeride kullanılan malzemesi, bunların içerisindeki ekolojik özelliklerine dikkat edildiğinde Avrupa piyasaları sizlere açılacaktır. Bunları yaşam tecrübeme ve mesleki dergilere bakarak söylüyorum. İşler zor ama kapıya kilit vurmak için erken diye düşünüyorum.

Devamını Oku
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir