Connect with us

Mimarlık

“İdeal Kent Arayışında Mimari Ütopyalar” raflarda

Yayın Tarihi:

on

Doç. Dr. Ece Ceylan Baba’nın, insanlığın Antikçağ’dan bugüne ideal bir yaşam alanı yaratma çabası serüvenini ortaya koyduğu yeni kitabı İdeal Kent Arayışında Mimari Ütopyalar, YEM Yayın tarafından yayımlandı.

Her şey mevcut düzenin yerine, ideal bir yapı kurmaya duyulan güçlü bir arzu ile başlar… Önce düşsel bir kurgu olan ütopya bu arzunun dile getirilişidir. Soyut bir tasarı ancak somut bir mekânda can bulabileceğinden, istisnasız bir yere/mekâna bağımlıdır. Bu nedenle ütopyacı, halihazırda yaşadığından çok daha farklı bir mekân tasarlar. Ortaya çıkan ütopya mekânı ise çoğunlukla bir kente karşılık gelir. İşte bu kentin planlanması çerçevesinde tasarlanan, bir yaşam ve toplum mühendisliği olan ütopya; ilerlemecidir, eşitlikçidir, umut vaat eder, kusursuz bir tasarım iddiası taşır, rasyonel bir düzen önerir ancak, otoriter ve totaliter bir tavırla bezenmiş, mutlakiyetçi bir anlayışa da sahiptir.

Ütopyalar toplumdaki tüm çatışmaların sona erdirildiği ideal bir evreni, modern teknolojinin yardımıyla inşa etmek; barışın, refahın ve erdemin ebedi ve evrensel olacağı bir ortam yaratmak amacını taşırlar.

Peki, tüm bu “iyi niyetli ve ulvi” tasarıların kapıları gerçekten mutlak ideal yaşam alanlarına mı açılır?

Ece Ceylan Baba, bu sorunun yanıtını ararken, Antikçağ’dan Rönesans’a, Aydınlanma döneminden Modernizme, Postmodernizmden günümüze kadar uzanan ideal kenti tasarlama düşüncesinin çarpıcı örneklerini paylaşıyor. Dünyanın bilinen en eski ve ünlü ütopik kenti/ülkesi Atlantis’ten başlayarak; Moore’un Ütopya’sı, Haussmann eliyle Paris’te gerçekleşen yaratıcı yıkım, Howard’ın bahçe-kentleri, Corbusier’nin Çağdaş ve Işıyan Kent projeleri, Archigram’ın takılıp-sökülebilir kent tasarımları gibi çok sayıda sıra dışı önermeyi irdelerken, İdeal Kent Arayışında Ütopyalar’da, süregelen bu ideal kent arayışına ilişkin verileri ve yaklaşımları okuyucunun değerlendirmesine sunuyor.

Ece Ceylan Baba, “ütopyanın net bir tanımdan kaçtığına” dikkat çekerek başladığı kitabında, tarihin derinliklerine uzanarak okuyucuyu, kurgulanmış ütopik yaşam alanları arasında mimari bir yolculuğa çıkarıyor. Ütopya ile başlayan ideal kenti yaratma girişimlerinin zamanla ekotopya, heterotopya ve hiper bina gibi arayışlarla süregeldiğini ortaya koyan Baba, günümüzde de süren bu çabaların sonunda birer distopyaya dönüşme eğiliminde olduklarını ise şöyle dile getiriyor:

“…Kentler günümüzde, tarihte daha önce hiç olmadığı kadar farklı sınıflardan, farklı toplumsal katmanlardan, farklı inançlardan ve etnik kökenlerden oluşan, aşırı kozmopolit ve heterojen yapıdadır. Özellikle de kimlik politikalarının hiç olmadığı kadar yükseldiği postmodern dönemde, arı bir modernist tavırla, soyut tek bir aklın kâğıt üzerinde işlevsel görünen tasarımıyla bir kent tasarlamak, artık tüm kentlileri yabancılaştıran bir distopyadan başka bir şey üretemez görünüyor. Kentler artık iktisattaki ‘görünmez el’ gibi, bütünüyle piyasanın, dolayısıyla kentte yaşayan tüm aktörlerin ortaklaşa alışkanlıkları, ekonomik yeterlilikleri, yaşamdan ve kentten beklentileri, siyasi görüşleri çerçevesinde belediye ve merkez hükümetin de katkılarıyla evrilen ve sürekli oluş halinde bulunan bir organizma görünümündedir. Modernizmin tek bir hamlede tasarlanan ve zamana sonsuza değin direnebilen, olmuş ve bitmiş, tamamlanmış ve dahası içinde yaşayanlara buyurgan bir tavır gösteren kentleri, sürekli oluş halindeki genişleyen, evrilen, dönüşen yapıdaki akışkan kentlere dönüşmüştür.

Günümüz kentlerinin gereksinimleri soyut bir evrensel aklı aşmış; mikro pek çok kimlikten, ideolojilerden, değişen mal ve hizmet üretim biçimlerinden; farklılaşan iletişim ve ulaşım biçimlerinden etkilendikçe; hem dönüşen hem de toplumu yeniden etkileyen bir yapıya evrilmiştir. Bir kenti masa başında tek bir aklın tasarlamasından; kentin mikro parçaları olan mikro alanların; binaların ve oluşumların tasarlanmasına geri adım atılmıştır. Kentlerin, kentlilerin ortak aklına ve değişen ortak gereksinimlerine endekslenmesi, artık mutlak düzen arayan ütopyaların yerini; kaosu yönetebilen yüzergezerliklere bırakmaktadır. Israr edilen ütopyalarda ise; tarih bize öyle gösteriyor ki sonuç her daim aynı oluyor: Distopya!”

Devamını Oku
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mimarlık

Vmzinc beyaz yüzey

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Mimarlar beyazı sever. Beyaz, farklı renkler ile uyumludur ve geçişi tasarımcıların vazgeçilmezidir. Beyaz rengin felsefesi, mimari anlatım tarzı vardır. Le Corbusier ve  Mies Van der Rohe beyaz tasarımları ile akla gelen mimarlardandır. Beyazın tüm renklerin birleşimi olduğuna inanan minimalist mimar John Pawson, beyaz; mimarinin özüne inmeyi mümkün kılıyor der. Onun için beyaz ve minimalizm ayrılmaz bir ikilidir. İlk konut tasarımlarına imza atan mimar Richard Meier de beyaz renk ile anılan mimarlardan, etrafındaki yeşillikler ile beyazın oluşturduğu kontrast insanı yapıya hayran bırakıyor. Psikolojik açıdan bakıldığında beyaz renk insanı daha dingin kılıyor. Beyaz saflığı, modernizmi ve yeniliği sembolize ediyor. İklimsel koşullar incelendiğinde ısı yalıtım özelliği sebebi ile sıcak bölgelerde yapı kabuklarında beyaz renk tercih ediliyor. Beyaz temizliğin, düzenliliğin ve kesinliğin sembolü. Beyaz renk hacmi ön planda tutar. Le Corbusier’nin de dediği gibi, “Mimarî, ışık altında toplanan hacimlerden oluşan bilgece ve mükemmel bir oyundur.” Beyaz, gölgeleri ve ışığı göz önüne çıkartır. 

Mimari tasarımlarda sıklıkla tercih edilen beyaz renk VMZINC® titanyum çinko tutkusu ile birleşti. Projeye özel hazırlanan beyaz yüzeyli titanyum çinko Türkiye’de ilk kez Ankara’da Yargıtay binasının kubbe kaplamalarında tercih edildi. 185 yıldır titanyum çinko üreticisi olarak VMZINC in çatı ve cephe kaplamalarında tüm sistemler ile beyaz yüzey alternatifi tasarımcılara ilham kaynağı oluyor. Daha detaylı bilgi için teknik destek ekibimizle iletişime geçebilirsiniz.

Devamını Oku

Mimarlık

Cosentino, yenilikçi tasarımlarını Kips Bay Decorator Show House’da sergiledi

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

Yenilikçi yüzeylerin mimari Cosentino Group, Dekton ve Silestone yüzeylerinin en son ürünlerini, West Palm Beach South End bölgesindeki Akdeniz tarzı Kips Bay Decorator Show House’da sergiledi.

Yenilikçi mimari yüzeylerin dünya lideri Cosentino Group, önde gelen iç mimarlar tarafından şekillendirilen ve sınıfının en iyisi markaların yer aldığı Kips Bay Decorator Show House Palm Beach’e ikinci kez sponsor oldu. Cosentino, Akdeniz tarzı evin çarpıcı bir dönüşümü olan “Kips Bay Decorator Show House Palm Beach”in dört yıllık sponsoru olmaktan gurur duyuyor. 

Kips Bay Decorator Show House, Kips Bay Erkek ve Kız Kulübü tarafından düzenlenen, prestijli mimarların 1973’ten beri katıldığı yıllık bağış toplama etkinliğidir. Etkinliğe iç tasarım profesyonelleri katılıyor ve dekorasyon dünyasındaki trendler belirlenerek, yeni yetenekler için başlangıç ​​platformu oluşturuluyor. West Palm Beach’in South End semtinde, gerçekleştirilen etkinlikte, Akdeniz tarzı ev, bu yılki etkinliğin arka planını oluşturdu. 4 bin 400 metrekarelik alan, ülke çapında yirmi ödüllü tasarım firması tarafından tamamen yeniden tasarlandı.

Mutfak ve kahvaltı salonu, Mark Williams ve Niki Papadopoulos, Mark Williams Design

Mutfak ve kahvaltı salonunun, evin Akdeniz estetiğini koruduğunu belirten Mark Williams, “Günümüzde mutfaklar aileler için merkezi aktivite alanlarıdır, bu nedenle harika görünen destekleyici malzemelere ihtiyacımız var. Bundan dolayı tasarımcılar ultra dayanıklı Dekton Entzo’yu seçti. Entzo, doğal beyaz mermerden alabileceğiniz tüm güzel sıcak tonlara ve damarlara sahip. Ayrıca kir tutma ya da aşınma gibi sorunları da yok” diye konuştu. 

Çamaşır odası tasarımı Lisa Hynes ve Heather Weisz, HW Interiors’dan

Güney Florida’dan Heather Weisz ve Lisa Hynes, çamaşır odası için, “çamaşır lüksle buluşuyor” ifadesini kullanarak; “Silestone Iconic White’ı tezgah ve arka panel için mat Suede yüzeyle harmanladık. Tasarım, piyasadaki en dayanıklı yüzeylerden biri oldu ve çamaşır odası gibi çokça kullanılan bir alanla mükemmel uyum sağladı.”

Ana Banyo ve klozet, Nicole White, Nicole White tasarımları

Güney Floridalı tasarımcı Nicole White, göz alıcı, işlevsel ve taviz vermeyen bir şekilde cesur bir alan yarattı. Tasarımcı, duş duvarları için mat yüzeyli Dekton Kelya’yı seçti.

“Her şeye dikkat eden müşterileri şaşırtmak için malzemeleri en alışılmadık ve beklenmedik şekillerde buluşturmamız gerektiğini biliyorduk. Minimum ek yeri ve sağlamlığı ile birlikte yaratacağı etki için banyoda Dekton gibi bir ürüne karar verdik” dedi.

Yatak Odası, banyo ve dolap alanı, Nina Magon, Nina Magon Studio

Houston merkezli tasarımcı Nina Magon, kendi Palm Beach iç mekan versiyonunu yaratmak için klasik ve fütüristik tasarımını birleştirdi. Nina, Dekton Taga’dan yapılmış özel bir yatak çerçevesi tasarımıyla markanın malzemeleri hakkındaki derin bilgisinden yararlandı. Nina tasarımına, estetiğe sadık kalarak malzemenin sınırsız uygulamalarını gösteren cesur, sofistike bir ifade kazandırdı. 

Devamını Oku

Mimarlık

Guardian Glass ürünleri Regnum Sky Tower’da buluşuyor

Yayın Tarihi:

on

Yazar:

MSA Mimarlık tarafından tasarlanan, yenilikçi mimari dili ve görselliğiyle Ankara şehir dokusunda kendini fark ettiren Regnum Sky Tower’ın özgün cephe tasarımı Guardian Glass ile biçimlendi. Yapının cephelerinde kullanılan Guardian SunGuard®HP Silver 35/26 kaplamalı cam, ışıkla doldurulmuş çalışma ve yaşam alanları sağlıyor.

Dünyada ve Türkiye’de birçok ikonik yapının cephe tasarımına cam ürünleri ile katkı veren Guardian Glass, MSA Mimarlık imzası taşıyan Regnum Sky Tower’a da Guardian SunGuard HP Silver 35/26 kaplamalı cam ile önemli bir katkıda bulundu. Isı ve mor ötesi ışığın artışına yol açmadan yüksek derecede şeffaflık sunan cam ürünü, tüm uygulamalarda maksimum görünür ışık geçirgenliğine izin verirken, güneş kontrolünü ve ısı yalıtımını tek bir kaplama üzerinde buluşturuyor.

Ofislere yüksek konfor standartlarının eklemlenmesiyle iş yaşamının sıradanlaşan düzenine yeni bir yorum katan Regnum Sky Tower’ın kütle plastiği, dinamizm ile parçalanarak yükseliyor ve her ofisin ve her çalışanın ihtiyaçlarına cevap verecek farklı mekan zenginlikleri ortaya çıkıyor. Yapı, açık-yarı açık-kapalı alan dengesini kütle düzeni içerisinde homojenize ederek kullanıcılarına sunuyor. İlgi çekici bir mimari yaklaşımla tasarlanan cephede tercih edilen Guardian SunGuard HP Silver 35/26 kaplamalı cam, yansıtılan ve geçen ışıkta homojen renk elde edimi sağlıyor. Ürün lamine güvenlik camı olarak mevcut bulunabiliyor ya da sonradan lamine edilebiliyor. İster tempersiz ister temperli kullanılabilerek tek ürün avantajı ile öne çıkan bu cam, aynı zamanda tam ya da kısmi olarak temperlenebiliyor veya bombelenebiliyor.

Devamını Oku

Trendler